Bu yazıyı kaleme almaya başladığımda dakika 86’tıydı ve maç 2-1’di. Bu ana kadar müsabaka için genel yorumum şu; derbiyi kazanması gereken grup Beşiktaş, kazanmaması gereken taraf Galatasaray… Lakin işte bu futbol; muhakkak olmaz. Maçı hem izliyorum hem de telefonda yazdırıyorum. Dakika 55; Galatasaray kadrosunda hiç futbol oynamayan iki isim var. Mertens ve Oliviera… Sanki ikinci yarı kımıldanırlar mı dedim fakat kımıldanamadılar. Beşiktaş da rakibinin üstüne geldikçe geliyor. Pekala kulübedeki teknik adam ne yapıyor? Hiçbir şey. Beşiktaş bu ortada farkı da açabilir fakat onlar öne geçtikten sonra maalesef telaşlı top kullanmaya başladılar. Dün gece Aboubakar tesirli değildi. Çok top ezdi ve arkadaşlarına rahat durumlar hazırlayamadı. Cenk çok çalıştı, uygun işler yaptı.
* * *
Ama Beşiktaş’ın en uygunu Fernandes’ti. Uygun yerlere girdi, topu ayağına aldı, mızrak üzere orta sahayı da geçti, defansın üzerine yüklendi. Çok iş yaptı, çok yoruldu. Bakınız; maç boyunca Beşiktaş kalecisinin kurtardığı bir konumu söyler misiniz? Ya da Galatasaray’ın ahlar vahlar içinde kaçırdığı bir pozisyon! Yok… Muslera geçen müsabakalarda oyun kurmaya kalktı ve grubu gol yedi. Tıpkı şeyi dün de yaptı, tekrar gol yediler. Akıllanmamışlar. Son 7-8 dakikaya girildiğinde artık Gomis’i kurtaracaksın. Seni son dakika golleriyle buraya getirdi. Hem arkadaşları için hem de rakip ekip için değerli bir isim. Okan Buruk bunu neden yapmadı anlayamadım. Hafta içi bu kadar baskıya karşın bence hakem güzel işler yaptı. Beğenilen Galatasaray, Beşiktaş’ı oynadığı futbolla zorlayamayınca tek taraflı futbol oynandı. Bu da hakemin işine yaradı. Beşiktaş puan kaptırsa ya da kaybetseydi futbol ismine yazık olurdu. Tam yazının sonuna gelmiştim. Tesirli olmadığını söylediğim Aboubakar, hoş bir top buldu ve geç de olsa tabelayı 3 yaptı. Bu yenilgi mutlaka Okan Buruk’a müellif. Oyunu okuyamadığı için.
