Spor muharrirleri Fenerbahçe – Gaziantep maçını kıymetlendirdi

ERMAN TOROĞLU – VAR MAÇI YÖNETTİ

İlk yarıda Fenerbahçe vakit zaman düzgün şeyler yaptı. Topu âlâ kullanan oyuncuları var. Daha evvel şunu söyledim; Fenerbahçe’nin maçlarına gidilir, heyecan verir, gol yer, gol atar… Hareketli oynuyorlar dedim. Gaziantep 10 kişi kaldıktan sonra rakip bozulacağına Fenerbahçe bozuldu. Gerekli işleri yapamadılar. Gol konumuna giriyorlar fakat gol durumlarını da rahat veriyorlar.

Ev sahibi birinci yarıda bazen güzel pres yaptı o vakit de rakip topları uzun uzun oynadı ve çok topu kaparak tekrar hamleye kalktılar. Esasen o sırada düzgün oynuyor gözüktüler sonra bu presi yapamayınca rakip top çevirmeye başladı. Gaziantep 10 kişi olmasına karşın daha rahat oynamaya başladı.

Maxim bir duruma itiraz etti, hakem yanlış karar verebilir, sonra uzatıp sarıdan sonra kırmızı kartı gösterdi. O vakit insanın başı karışıyor. Sanki Maxim, Gaziantep’ten ayrılmak mı istiyor? Bu türlü bir durumda kadrosunu 10 kişi bırakmak kabul edilemez.

F.Bahçe’de düzgün oyuncular var lakin daha tam bir ekip havasını gösteremiyorlar. Biraz vakte muhtaçlıkları var. Diyorlar ki Galatasaray ve Fenerbahçe çok transfer yaptı, ligi açık orta forse eder. Bu türlü oynarlarsa edemezler. Dönem başı diyoruz lakin iki grup da Avrupa’da eleme maçları oynadı.

Federasyon, hakemleri eğitiyoruz diyor fakat bu arkadaş FIFA hakemi… Bir penaltı verdi. VAR yanlışsız olarak olaya girdi, iptal ettirdi. Bir penaltı vermedi yeniden VAR devreye girdi penaltıyı verdirdi. Alandaki hakem değil, maçı VAR’daki hakem yönetim etti.

Ama şu da gözüktü tıpkı kartları F.Bahçe’ye veremedi lakin Antep’e verdi. 57’de Ferdi’ye sarı kart kullanması gerekir ancak kullanamadı. Benzeri konumlarda G.Antep’e kullandı. Tabi bu da federasyonun sorunu, yorumcuların değil… Sanki ileride kulüpler de hakemleri RTÜK’e şikayet ederler mi bilemem!..

EMRE BOL – AMA!…

Hep şöyle deriz ya; “Bu grup bizim ligde küme düşer” diye… Fenerbahçe idaresi o denli bir takım kurdu ki dünyanın her liginde yarışır. Dönemin birinci maçında çok net bir yorumum var: Fenerbahçe Anadolu ekipleriyle yapacağı maçlarda kolay kolay puan kaybetmez.

Gelecek transferlerle düzey daha üst çıkacak. 1. haftada bakacağım şey oyunun ta kendisi… oyun güzelse; daha kaliteli futbolcularla daha uygun oynanacak.

Hala sorunlu bölgeler var lakin yapılan transferler bu eksiği kapatacak gibi… 2 gol atan Djeko 60-70 dakika oynar. Sonrasında alana Batshuayi’yi sürersin.

Kimsenin ismine bakmadan! Başını direğe vuran Altay artık ruhsal vakıa! Zorlama bir dolaş gel be kardeşim! Tahminen senin için daha uygun olur. Bu kadroda yerliler kendine gelmezse; 3 yerli Ferdi, Mert ve Cengiz olacak.

Herkes aklını başına alsın. Kadro daha oturmadan, transferler gelmeden alınan her 3 puan çok kıymetli. Rakip 23. dakikadan itibaren 10 kişi kalıp skor alamıyorsan bir külfet var. İsmail hoca ekibine bak sorunu çöz. Şimdilik susuyorum; problemleri görüyoruz. Bir zahmet sen de gör!

GÜRCAN BİLGİÇ – USTA İŞİ!

Ne olduysa, 23. dakikada Maxim’in kendini attırmasından sonra oldu. O dakikaya kadar Fenerbahçe temposunu ve coşkusunu koruyarak maça sıkı sıkıya sarılmıştı.

Skoru da Dzeko’nun usta işi iki golü ile 2-0’a getirdi. Kadıköy akşamı tribünleriyle, alanıyla hoş gecenin eşiğindeydi. Rakibin 10 kişi kalması ile birden teğe vitesi üçe çektiler.

Maçın bittiğini düşündüler ve akışa kendilerini bıraktılar. Gaziantep kadrosunun da isteği buydu; mümkün olduğu kadar oyunu yavaşlatmak. Süratli atakçıları vardı. Tabelayı ne kadar aşağıda fiyatlarsa, planları da işlemeye o kadar yaklaşacaktı.

İsmail hoca iki sekiz numara ‘Symanski – Mert Hakan’ oynayarak daha darbeli ön taraf istedi. Dzeko da katıldı onlara, Tadic’in kulvarı da açıldı, kanatlar da pasları rakip kaleye yüzü dönük buldu.

VAR kararıyla (doğruydu) geri alınan penaltı sonrasında Antep farkı teğe indirdi. Birkaç dakika sonra Tadic’in şutu çizgiden çıktı. Maçın psikolojisi değişti.

Fenerbahçe’nin “kazanırız” bildirisini veren lisanı, “maç bu türlü bitsin” çevirisine düştü. Tekrar penaltı kazandılar, Tadic kaçırdı. Aslında Batuhan kurtardı. Maribor maçında da kaleciye bakmamıştı Tadic, bu kere de. Köşe seçti, bu sefer bahtı yaver gitmedi.

Dzeko’nun farkını burada gördük. Tribünün sesini tekrar açtı kollarıyla. “Hadi” dedi, “beraber koşalım…” Bu ne işe yaradı. Abdülkadir Bitigen’in faul tercihlerindeki takdir hakkına balans ayarı yaptılar.

10 kişi kalan Gaziantep’in direnişi, vazgeçmemesi, her denemeyi yapması da takdir edilmeli. Maxim’in sorumsuzluğu, bu grubu ve inancı “sabote etti” desek, yanlış olmaz. İsmail Kartal’ın birinci üç değişikliği de sakatlıktan oldu. Bu “ünlemi” de yazının sonuna bırakalım.